Sürdürülebilirlik İlkesi ve Potamya!

BİZİM SAĞLIĞIMIZ VE DOĞANIN SAĞLIĞI İÇ İÇE
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İLKESİ VE POTAMYA!

 

Sürdürülebilirlik; üretimin ve çeşitliliğin devamlılığı sağlanırken doğa ile insan arasındaki dengenin korunduğu sosyo-ekolojik bir süreçtir.

Sürdürülebilirlik kavramı, ancak bugünkü kuşakların ihtiyaçlarını karşılarken, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılayabilmeyi tehlikeye atmadan doğru bir şekilde işler.

Hızlı sanayileşme ve nüfus artışı, ekonomik gelişim çıkarları doğrultusunda çevrenin ve doğal kaynakların insan faaliyetleri sonucu ciddi anlamda tükenme sınırına ilerlemesiyle birlikte çevreyi iyileştirici politikalar benimsenmeye başlamıştır.

Özellikle doğanın sunduğu kaynakların kendiliğinden yenilenebilmesine olanak tanıyarak hızlı tüketimi yavaşlatmak, küreselleşmenin çevre üzerindeki tehdidinin en aza indirgenmesi için alabileceğimiz en önemli önlemlerden birisidir.

Birleşmiş Milletler Çevre Ve Kalkınma Komitesi’nin hazırlamış olduğu sürdürülebilirlik üçgeni ilk kez 1992 yılında Birleşmiş Milletler Çevre Ve Kalkınma Konferansı’nda üçgenin köşeleri kadar içinin ve kenarlarının da önemli olduğunu vurgulamak için sunulmuştur. Üçgenin içinde bulunan maddeler bu sorunların her üç boyutta da incelenmesinin gerekliliğine dikkat çekiyor.

Tüketiciler olarak üzerimize düşen, satın aldığımız ürünlerin nereden geldiğini, nasıl üretildiğini sorgulamak ve bilmek, sürdürülebilir üretim ve tüketim esasını benimseyebilmemiz açısından oldukça önemlidir.

Biliyoruz ki, sürdürülebilir yaşam ilkelerini benimsediğimizde, günümüzde ve gelecekte dünya üzerindeki tüm canlıların doğru şartlarda yaşamasını koruyabilmeye bir adım daha yaklaşmış oluruz.

Sürdürülebilir yaşam anlayışına sahip çıkmak, artık “yapılan bir hoşluk” olmaktan çıkmış ve geleceğimizi korumak adına benimsenmesi gereken bir “zorunluluk” haline gelmiştir. Ne güzeldir ki, dünya popülasyonunun %66’sı bugün itibariyle sürdürülebilir ürünleri almak isteyen ve bunun için bir miktar daha fazla bütçe ayıran tüketicilerden oluşuyor.

Bazı veriler bu konu üzerinde durup düşünmemiz ve harekete geçmemizin ne kadar elzem ve önemli olduğunu gösteriyor.

Bunlardan birkaçı;

– Yıllık gıda üretim miktarı 4 milyar ton, tüketilen miktar ise 2,7 milyar ton. Yani her yıl gıdaların %30’u israf edilmekte.

– Dünyada üretilen tahıl ürünlerinin yüzde 30’u çöpe atılıyor. Bu oran 763 milyar paket makarnaya denk gelmekte.

– Bir kişinin günde iki kez bir dakika boyunca musluk suyunu kapatmadan diş fırçalaması yılda 8 ton su israfına neden olmakta.

– Bir saç kurutma makinesinin 10 dakika çalışması 60 watt’lık bir lambanın 3 saat yanmasına eşdeğer enerji tüketmekte.

 

Günümüz dünyasının sürdürülebilirlik için verdiği mücadeleye Potamya olarak; temiz tarım, doğru ve doğal kaynak tüketimi, çevresel adalet ve kültürel mirası koruma ilkelerini benimseyerek yola çıktık.

Üretim sağlarken doğada yer alan kaynakların tükenebilir olduğunu bu doğrultuda akılcı çözümler getirerek bu kaynakların kullanılması gerektiği bilincindeyiz. Bu sebeple, üretim aşamalarımızda, ürünlerimizin topraktan tabağa kadar olan sürecinde sürdürülebilirlik için payımıza düşen katkıyı sağlamaktan mutluluk duyuyoruz.

Fakat sürdürülebilirlik kavramını yalnızca çevresel anlamda bir fark yaratıp, iyileştirmek olarak değil aynı zamanda içerisinde ekonomik büyüme ve sosyal gelişimi destekleyici maddeleri de barındıran bütünsel bir yaklaşım olarak da ele alıyoruz.

Doğanın iklimi ve bizlere sunabildikleri belirsizliğe doğru sürüklenirken, besin seçimini, çevrenin paha biçilemez kaynaklarına zarar vermeyerek en iyi yolları seçerek yapmalıyız.

Potamya Ailesi olarak; hayvansal içerik barındırmayan ürün gamıyla, doğanın bize sunduklarını üretim sürecini bilinçli bir şekilde takip ederek bilinçli tüketiciye ulaştırmayı hedefledik.