Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı

Geçen yıl pandemi sebebiyle iptal edilen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı, bu yıl 31 Ekim’de İskoçya’nın Glasgow kentinde başladı ve 12 Kasım’a kadar devam edecek. Konferansta, 2015 yılında imzalanan ve geçtiğimiz günlerde ülkemizde de tüm partilerin oy birliği ile TBMM’den geçerek kabul edilen Paris İklim Anlaşması’ndan günümüze kadar alınan aksiyonlar değerlendirilecek. Günümüzde artık göz ardı edilemeyecek boyutlara ulaşan iklim kriziyle mücadele etmek ve küresel ısınmanın önüne geçebilmek için 1992 yılında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCC) imzalandı. Bu sözleşme uluslararası alanda küresel ısınmaya karşı atılan ilk ve en önemli adım olarak tarihe geçti. Sözleşme 1994 yılında yürürlüğe girdi ve bu yıldan itibaren her yıl kısaca “COP” olarak isimlendirilen Taraflar Konferansı (Conferences of the Parties) düzenlenmektedir. Bu yıl Glasgow’da düzenlenen 26. Taraflar Konferansı da kısaca “COP26” olarak tanımlanmaktadır. Türkiye ise bu sözleşmeye 24 Mayıs 2004 tarihinde taraf olmuştur.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi

Sözleşmeye taraf ülkeler; sera gazı emisyonlarını azaltma, iklim değişikliği üzerine araştırma ve teknoloji geliştirme üzerinde işbirliği yapma, ormanlar ve okyanuslar gibi sera gazı yutaklarını koruma konularında uzlaşmaya imza atmışlardır. Sözleşmeyi imzalayan her ülke aynı koşullarda olmadığı gibi uygulamaları gereken şartlar da aynı koşullarda değildir. Bu koşullara bağlı olarak “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ve göreceli kabiliyetler” ilkesi gözetilmiştir.

Ülke koşullarıyla beraber, her ülkenin saldığı sera gazı miktarı da aynı değildir. Sanayileşmiş ülkelerdeki sera gazı salınımı diğer ülkelerden daha fazla olduğundan onlara bu konuda daha fazla sorumluluk yüklenmektedir. Aynı bağlamda bu ülkelerin sosyo-ekonomik gelişmişlik seviyesi, “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ve göreceli kabiliyetler” ilkesi doğrultusunda diğer ülkelere destek sağlamasını da gerektirmektedir. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, yükümlülüklerine göre ülkeleri “Ek-I, Ek-II ve Ek-III” olarak üç farklı gruba ayırmıştır.

Ek–I Ülkeleri: Bu gruptaki ülkeler iki birinci ve ikinci grup olarak bu başlık altında birleştirilmişlerdir. Birinci grup, Türkiye’nin de aralarında olduğu, 1992 yılından itibaren OECD üyesi olan ülkeler ile Avrupa Birliği ülkelerini, ikinci grup ise “Pazar Ekonomisi”ne geçiş sürecindeki ülkeleri kapsamaktadır. Bu grupta yer alan ülkelerin yükümlülükleri: Sera gazı yutaklarını korumak ve geliştirmek, sera gazı emisyonlarını sınırlandırmak, iklim değişikliğini önlemek için aldıkları önlemler ile izledikleri politikaları bildirmek ve mevcut sera gazı emisyonlarını ve emisyonlarla ilgili verileri bildirmekle yükümlüdürler. Toplam 42 ülke ve Avrupa Birliği bu grupta bulunmaktadır.

Ek–II Ülkeleri: Birinci grupta üstlendikleri yükümlülüklere ilaveten çevreye uyumlu teknolojilerin özellikle gelişme yolundaki taraf ülkelere aktarılması veya bu teknolojilere erişimin teşvik edilmesi, kolaylaştırılması ve finanse edilmesi hususlarında her türlü adımı atmakla sorumlu kılınmış 23 ülke ve Avrupa Birliği bu grupta yer almaktadır.

Ek Dışı Ülkeler: Bu grupta yer alan 154 ülke sera gazı emisyonlarını azaltmaya, araştırma ve teknoloji transferine ilişkin işbirliği yapmaya ve sera gazı yutaklarını korumaya teşvik edilmekte, ancak belirli bir yükümlülük altına alınmamaktadırlar.

Türkiye, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi müzakereleri altında farklı bir konuma sahiptir. Ek-I kapsamında olup geçiş ekonomisi olmayan ve “özel şartları” Taraflar Konferansı kararları ile kabul edilmiş olan tek ülkedir.

COP26’nın Kapsamı ve Önemi

2021 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı ya da COP26, küresel ısınma ve sera gazı salınım oranlarını azaltma amacıyla 196 ülkenin hükümet ve sivil toplum liderlerinin katılımıyla gerçekleşiyor. İki haftalık etkinlikte, hükümet yetkilileri ve iş dünyası liderleri, sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik en son taahhütlerini sunarken bilim insanları emisyonları izleme, etkileri anlama ve potansiyeli ilerletme çabalarını tartışacaklar. Paris İklim Anlaşması’nın kabulünün ardından gerçekleşecek beşinci buluşma olan COP26’da en önemli konu başlığı, küresel ısınmanın 1.5 derece seviyesinde tutulması hedefine yönelik yeterli çabanın gösterilip gösterilmemesi. 2015 yılında Paris’te 196 ülke, Paris İklim Anlaşması’nı imzalayarak küresel sıcaklık artışını “2 derecenin altı” ile sınırlandırmak ve 1,5 derecede tutmak için emisyonlarını azaltmayı kabul etmiş oldu. Bu hedefi karşılamak için de her ülkenin emisyon azaltımına katkıda bulunması ve 2030 yılına kadar bu amaç doğrultusunda hedefler belirlemesi istendi. Bu planlar da Ulusal Katkı Beyanları (Nationally Determined Contributions/NDC) olarak bilinmektedir.

COP26 Liderler Zirvesi’nde konuşan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres Paris İklim Anlaşması’ndan sonra geçen 6 yılın, kayda geçen en sıcak yıllar olduğunu vurgulayarak “Net bir seçim yapmalıyız. Ya biz onu durdururuz ya da o bizi durduracak” diye konuştu. Guterres “Biyolojik çeşitliliğe zulmettiğimiz, kendimizi karbonla öldürdüğümüz, doğaya tuvaletmiş gibi davrandığımız, yaktığımız, daha derine deldiğimiz, kazdığımız yeter. Kendi mezarımızı kazıyoruz.” diyerek daha fazla somut adım atılması yönünde çağrı yaptı ve sera gazı emisyonların yüzde 80’ine neden olan G20 ülkelerinin özel bir sorumluluk taşıdığını belirtti.

Taraflar Konferansı başkanlığının en önemli görevlerinden biri, ülkeleri daha iddialı eylemler gerçekleştirmeleri konusunda harekete geçirmek. Bilim insanları dünyanın 1.5 derece eşiğinde kalma şansının yüksek olması için, küresel emisyonların 2010 seviyelerine kıyasla 2030 itibariyle yaklaşık %45 azalması gerektiğini söylüyor. Glasgow’da buluşan ülkelerin bu hedefi tutturamayacakları, ancak verilen taahhütlerin gerçekleştirilmesi ile gereken %45’lik azaltım arasındaki farkı kapatmak için yarışa devam edebilecekleri düşünülüyor. Yapılan araştırmalar ise iklim krizinin bazı sonuçlarını geri döndürülemez hale geldiğini, 1.5 derece hedefinin sağlanması halinde bile küçük adaların sular altında kalması ve aşırı hava olaylarının artması gibi sonuçları engelleyemeyeceğini gözler önüne seriyor. İklim taahhütlerini takip eden ve gelişmekte olan ülkelere tavsiyelerde bulunan, Almanya merkezli kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Climate Analytics’in iklim politikası analisti Claire Stockwell, “Paris’in harekete geçtiği çok açık, ancak yeterince hızlı değil.” diye konuştu.

Atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonları, bilim insanlarının gezegen için tehlikeli sonuçlar doğuracağını tahmin ettiği bir hızda yükselmeye devam etmekte. Bu aşamada atılacak her bir adım kritik önem taşımaktadır. Zengin ülkelerin fosil yakıtlara verdiği desteğin sonlandırılması ve kaynaklarını adil, temiz, yenilenebilir enerjiye geçiş için kullanması talep edilmesine rağmen çok sayıda ülkenin iklim krizine karşı verdiği taahhütlerin gerisinde kaldığı, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu altı ülkenin iklim taahhütlerinin ‘kritik derecede yetersiz’ olduğu belirtildi.

Bilim insanları ve politika uzmanlarından oluşan İklim Eylemleri Takip (Climate Action Tracker -CAT) grubu, ülkelerin iklim taahhütleri ve politikalarının potansiyel etkilerini takip ediyor. CAT’ın sunduğu verilere göre ülkelerin çoğu, Paris İklim Anlaşması hedeflerine ulaşma konusunda taahhütlerinin gerisinde kalmış durumda.

CAT, incelediği 40 ülkenin taahhütlerinin yeterlilik durumlarını açıkladı. Türkiye’nin de aralarında yer aldığı kritik derecede yetersiz diğer ülkeler şu şekilde: Singapur, Tayland, Suudi Arabistan, İran, Rusya. Bu araştırmaya göre politikaları ve taahhütlerini küresel ısınmayı 1.5 dereceyle sınırlama konusunda uyumlu olduğu tespit edilen tek ülke ise Batı Afrika ülkesi Gambiya oldu. CAT’ın hazırladığı verilere göre ülkelerin durumları aşağıdaki gibi:

Yüksek derecede yetersiz ülkeler: Hindistan, Çin, Kanada, Brezilya, Arjantin, Ukrayna, Meksika, Avustralya, Yeni Zelanda, Kolombiya, Kazakistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Güney Kore, Vietnam, Endonezya

Yetersiz ülkeler: Avrupa Birliği, ABD, Peru, Şili, Japonya, Güney Afrika, Norveç, İsviçre

Neredeyse yeterli: Birleşik Krallık, Kosta Rika, Nepal, Kenya, Fas, Nijerya, Etiyopya

COP26’dan Başarılı Bir Sonuç Nasıl Çıkar?

Nature Dergisi’nde COP26 için yayımlanan makalede bu soru şu şekilde cevaplanıyor:

En basit şekilde, hükümetlerin kömürle çalışan elektrik santrallerini kapatmaları, karbon yayan içten yanmalı motorlarla çalışan araçları aşamalı olarak kaldırmaları ve temiz enerji teknolojilerinin kullanımını artırarak emisyonları azaltmayı taahhüt etmeleriyle hala hedefin gerisinde kalmış olsak da başarılı bir sonuç elde edilebilir.

İnci Beyza Yürekli

KAYNAK 1

KAYNAK 2

KAYNAK 3

KAYNAK 4

KAYNAK 5

KAYNAK 6

Kapat

Potamya

Mezopotamya'dan Potamya | Türkiye

Kapat
Sepet (0)

Sepetinizde ürün bulunmuyor. Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Potamya

Mezopotamya'dan Potamya | Türkiye





400₺ üzeri siparişlerinizde kargo ve bez çanta hediye