Alkali Beslenme
Alkali Beslenme, asit olarak adlandırılan besinlerin tüketim miktarını azaltıp, alkali olarak adlandırılan besinlerin tüketim miktarlarını arttırmayı amaçlayan bir beslenme şeklidir. Günümüzde gittikçe popülerleşmeye başlayan bu beslenme şeklinde asit olarak adlandırılan et, süt, yoğurt, yumurta tüketimleri tamamen kısıtlanmamasına rağmen tüketim sıklığı azaltılmakta ve bunlar yerine alkali olarak adlandırılan besinler alternatif olarak sunulmaktadır. Hazır gıdalar, paketlenmiş ürünler ve alkol tüketimi ise günlük beslenmeden tamamen çıkartılır. Bu beslenme şeklinde asit formundaki pestisit, antibiyotik ve hormonlara maruz kalan besinlerin yerine organik besinlerin tercih edilmesi gerektiği de vurgulanmaktadır.
Alkali besinler magnezyum, manganez, demir ve potasyum gibi daha çok alkali özellik gösteren mineralleri içerirken; fosfor, bakır ve sülfür içeren besinler daha çok asidik özelliğe sahiptir. Örneğin; meyve, sebze, meyve suları, patates alkaliden zengin ve düşük asit yüküne sahipken tahıl ürünleri, et, süt ve ürünleri, balık alkaliden fakir olup daha yüksek asit yüküne sahiptir. Ayrıca düşük fosforlu içecekler olan kırmızı ve beyaz şarap, maden suyu düşük asit yükü, bira, kakao gibi ürünler ise yüksek asit yükü içermektedir.
Alkali beslenmede en temel gıda olarak belirlenen suyun tüketimi oldukça önemlidir. Ancak tüketilen suyun karbonat, limon veya elma sirkesi ile birleştirilerek alkali forma getirmesi gerekir. Gün içerisinde tüketilen suyun alkali forma getirilmesi için diğer bir yöntem ise alkali ph damlalarıdır. Küçük damlalıklı şişeler ile eczanelerde satılan bu damlaların içerisinde alkali mineraller olup, içme suyuna eklenerek aç karnına içilmesi önerilir. Alkali beslenmenin bir diğer kuralı ise sofra tuzu tüketmek yerine himalaya ve deniz tuzu gibi doğal alkali tuzların tüketilmesidir. Bunun genel nedeni ise sofra tuzundaki klorür seviyesinin yüksek olmasıyla vücuttaki asitlenmeyi etkilemesidir.
Yağ grubundan omega 3, omega 6 gibi çoklu doymamış yağlar ve tekli doymamış yağ asitlerinden zengin olan zeytinyağı tüketilmesi önerilirken, protein grubundaki besinlerin azot içermesi sonucu tüketimi sınırlandırılarak sebze içeren besinlerle beraber tüketilmesi önerilir. Bu tüketilen sebzelerin en az etin 3 katı kadar miktarda olması gerekirken, günlük alınan proteinin kilo başına 1 gram olması ve etin peynir, yumurta gibi diğer proteinli besinlerden ayrı tüketilmesi gerekir. Süt ve süt ürünlerinde inek yerine keçi, koyun hatta manda sütü ve peyniri önerilirken, antijenik protein içermemesi ve yağsız olması sebebiyle lor peyniri en ideal peynir olarak görülmektedir. Sebze ve meyve grubunda yer alan besinler ise alkali beslenmenin temelini oluşturarak, günlük beslenmede oldukça fazla tüketilir.
Alkali beslenme ile ilgili yapılan çalışmalara bakıldığında daha çok kemik ve böbrek sağlığı üzerinde ki etkisi incelenmiş olup, günlük beslenmede sebze ve meyvenin arttırılmasının kemik sağlığı üzerinde olumlu bir etkisi olduğu ve metabolik asidozu engelleyerek böbrek hastalıkları riskini azalttığı sonucuna varılmıştır. Ancak bu sonuçlar ile alkali beslenme osteoporozu önler, böbrek hastalıklarının gelişimini durdurur gibi kesin bir sonucuna varılamaz. Ağırlık kaybı üzerindeki etkilerinde ise yaşlı bireylerde yağ dokusunda azalmaya sebep olduğu çalışmalarla desteklenmiş olsa dahi bu konuda daha fazla çalışma yapılması gerektiği belirtilmektedir.
Aynı zamanda diyette ve yaşam tarzında küçük değişiklikler yapıldığında asit fazlalığının neden olduğu dengesizlik giderilebilir. Çünkü strese yanıt sırasında kaslarda gerginleşme ve katılaşma, nefes hareketlerinin yüzeysel olması ve oksijen akışının yavaşlaması gibi değişiklikler oluşmaktadır. İnsan metabolizmasında oksijen alkali, karbondioksit ise asidik rol oynar. Derin nefes alma stresi düşürür ve vücuttan karbondioksit uzaklaşmasını artırır. Egzersiz ise stresi hafifleterek vücutta asidikliği azaltır ve hatta tempolu yürüyüş ve jumping jacks gibi egzersizler kan oksijen düzeyini artırarak vücudun alkali olmasına katkıda bulunur. Ancak aşırı sıklıkta ve çok yoğun egzersizler kaslarda laktik asit artışına sebep olabilmekte ve yüksek asiditeye zemin oluşturabilmektedir. Bununla birlikte pH değeri üzerindeki en büyük etkiyi diyet oluşturabilir ve bir çok bilim insanı alkali-asit oranının 7/3 olması gerektiğini savunmaktadır
Sonuç olarak alkali beslenme, daha fazla sebze ve meyve tüketmeyi, bol su içmeyi önerirken, işlenmiş ve paketlenmiş besinleri azaltmayı hedefleyerek sağlıklı beslenmeyi bir noktada güçlendirir. Ancak şunu bilmek gerekir ki sağlıklı beslenmede tüm besin ögelerinin doğru miktarlarda alınması ve kişiye özgü olarak belirlenmesi gerekir. Bu nedenle bireyler beslenme düzenlerini belirlerken mutlaka bir beslenme ve diyet uzmanına danışmaları gerekir.
Alkali Besinler | Asit Besinler | |
Süt ve süt ürünleri | · Hindistan cevizi sütü
· Badem sütü · Lor peyniri · Kefir · Koyun, keçi sütü-peyniri · Tofu |
· Dondurma
· Pastörize inek sütü · Hazır inek peyniri · Hazır yoğurt |
Et, Balık, Tavuk, Yumurta | · Yumurta beyazı
· Somon · Hamsi · Sardalya · Uskumru |
· Domuz eti
· Sığır eti · Kızartma et · İşlenmiş et · Salam-sosis-sucuk · Kabuklu deniz ürünleri |
Meyveler | · Limon
· Hindistan cevizi · Avokado · Greyfurt · Kavun · Taze incir · Siyah erik · Taze hurma
|
· Hazır meyveli marmelat
· Reçeller · Meyveli şekerleme · Kuru meyveler · Portakal · Ananas · Elma · Dut · Papaya · Beyaz üzüm
|
Yağlar | · Hindistan cevizi yağı
· Avokado yağı · Zeytinyağı · Keten tohumu yağı · Balık yağı · Çörek otu yağı
|
· Margarin
· Kızarmış yağlar · Trans yağlar · Ayçiçek yağ · Mısır yağ · Pamuk yağı · Hint yağı |
Baklagiller/Tahıllar | · Soya lesitini
· Soya unu · Kara buğday · Glutensiz un |
· Kahvaltı gevrekleri
· Beyaz buğday unu · Beyaz pirinç · Mısır unu · Arpa · Yulaf · Çavdar |
İçecekler | · Alkali su
· Hindistan cevizi suyu · Limonlu su · Elma sirkeli su · Yeşil çay · Beyaz çay · Bitki çayı |
· Hazır meyve su
· Kola · Kahve · Alkol · Enerji içecekleri |
Uzm. Diyetisyen Sena Çetin