Bitki Bazlı Sütler
Eski yıllardan beri kalsiyum ihtiyacının en iyi derecede karşılanması için süt tüketiminin önemi vurgulanırken, günümüzde hangi sütlerin tercih edileceği merak konusu haline gelmiştir. Market raflarındaki süt reyonlarına bakıldığında hayvansal süte benzetilerek formülize edilmiş, ‘plant based milk’ yani bitkisel bazlı sütlerin daha fazla alanı kapladığı görüldükçe süt ürünleri hakkında bilinen gerçekler kafa karıştırıcı hale gelmiş, bu alanda daha fazla bilimsel çalışma yapılarak bitkisel sütler mercek altına alınmıştır.
Başlarda yalnızca vegan/vejetaryen bireylerin tercih ettiği düşünülen bitkisel sütler günümüzde bir çok kişi tarafından hayvan hakları, çevre sağlığı hatta iklim değişikliği gibi sebeplerle de tercih edilerek hem üretim hem de tüketim açısından giderek yaygınlaşmıştır. Peki besin değeri bakımından bitkisel sütler arasındaki fark nedir?
Bitki bazlı sütler hayvansal sütlerin aksine sağlık üzerinde olumlu etkileri olan önemli miktarda fitokimyasallar (fitoöstrojenler, fenolik asitler vb.) içermektedir. Bu fitokimyasallar ise yüksek antioksidan kapasitesi sayesinde kronik hastalıkların gelişimini azaltan etkiler gösterir. Bitkisel sütlerin hayvansal sütlerden diğer bir farkı ise daha fazla diyet lifi içeriyor olması ve bir çoğunun temel hammaddesi gereği daha düşük glisemik indekse sahip olmasıdır (pirinç sütü hariç tutulmaktadır). Bu etkileri sayesinde diyabet hastaları tarafından tercih edilebilirken, kolesterol içermemesi sebebi ile kalp-damar hastalıkları olan bireyler tarafından da tüketimi uygundur. Üstelik laktoz intoleransı olan bireylerde semptomların tetiklenmemesi adına laktoz içeriği yüksek olan hayvansal süt ürünleri yerine soya, yulaf, hindistan cevizi, badem ve diğer fındık gibi bitkilerden elde edilen bitkisel sütler tüketilmelidir.
BADEM SÜTÜ | SOYA SÜTÜ | YULAF SÜTÜ | HİNDİSTAN CEVİZİ SÜTÜ | |
Kalori | 17 kcal | 43 kcal | 50 kcal | 150 kcal |
Protein | 0.42 g | 2.6 g | 1.25 g | 1.67 g |
Yağ | 1.25 g | 1.47 g | 2.08 g | 15 g |
Karbonhidrat | 0.83 g | 4.92 g | 6.67 g | 1.67 g |
Diyet Lifi | 0.4 g | 0.2 g | 0.8 g | 0 g |
Kalsiyum | 42 mg | 123 mg | 146 mg | 150 mg |
(Değerler USDA’dan alınmış olup, 100 mL’yi ifade etmektedir).
Bu bitkisel sütler besin değeri açısından incelendiğinde; kalori olarak en yüksek enerjiye sahip olan pirinç sütü iken protein değeri en yüksek olan bezelye ile soya sütüdür. Diyet lifi içeriğine bakıldığında ise en yüksek miktarda diyet lifi içeren yulaf, en az içeren Hindistan cevizi sütüdür ve Hindistan cevizi sütü, orta zincirli yağ asidi içeriği ile diğer bitkisel sütlerden ayrılır. Bu yağ içeriğinin yarısını oluşturan laurik asit, anti-bakteriyel özellikleriyle metabolizmayı iyileştirir ve bu yağ asitlerinin emilimi daha hızlı olduğu için metabolizmaya daha hızlı katılır. Orta zincirli yağ asitleri iyi kolesterol olarak bilinen HDL’nin de yükselmesine yardımcı olur.
Bitkisel sütler arasında daha az bilinen ceviz sütü ise antioksidan özelliği ve sağlıklı yağ içeriği sayesinde kalp-damar hastalıklarına karşı olumlu bir etki gösterirken, kenevir sütü anti-inflamatuar maddeler içermesi ile kan dolaşımına katkı sağlar. Aynı zamanda tüm bu bitkisel süt ürünleri, tüketimi sonrası hazımsızlık, şişkinlik ve gaz problemleri oluşturmamakta, aksine sindirimi daha kolay olduğu için hazmı kolaylaştırmaktadır.
Sağlık yararları dışında bitkisel sütlerin elde edilmesinde daha az su ve toprak kullanımı gerektiği ve daha az karbon salınımına yol açtığı da göz ardı edilmemesi gereken konulardan biridir. 2018 yılında Oxford Üniversitesinden Joseph Poore’un yaptığı araştırmaya göre bitkisel sütlerin üretiminin yol açtığı karbon emisyonu, hayvansal sütlerin sadece 3’te 1’i kadardır. Toprak kullanımı bakımından aradaki fark ise çok daha çarpıcıdır. Nitekim bir litre hayvansal süt üretmek için 9 metre kare toprak kullanmak gerekirken, bitkisel sütlerde bu büyüklük pirinç sütü için 0,3, yulaf sütü için 0,8 metrekare ile sınırlıdır.
Bu olumlu etkilerinin yanında son yıllarda yapılan çalışmalar bitkisel sütlerin özellikle D vitamini, iyot, demir gibi çeşitli vitamin ve mineral seviyelerinin düşük olduğunu vurgulamaktadır. Fakat bu kapsamda üretici firmalar devreye girerek, bitkisel sütlerdeki bu açığı kapatmak adına vitamin ve mineraller ile zenginleştirilmiş süt ürünleri tüketimi ile alternatif fonksiyonel süt ürünleri sunulabilmektedir (örneğin D vitamini ile zenginleştirilmiş sütler).
Özetle birçok tüketici etik ve çevresel nedenlerle günlük beslenme düzenlerindeki süt tercihlerini bitkisel sütlerden yana kullanıyorken, günümüzde yapılan çalışmalarla sağlık bakımından birçok olumlu etkilerinin kanıtlanması ve gıda endüstrisinin bu ürünlerdeki zenginleştirme çalışmalarına yönelmesi bitkisel sütlerin daha fazla ve bilinçli bir şekilde tercih edilecek olmasını göstermektedir.
Dyt. Sena Çetin