Ormanlar

2021 yılının Ağustos ayı, ülkemiz için zincirleme felaketlerin yaşandığı bir ay olarak zihinlerimize kazındı. Doğal ya da insan müdahalesiyle özellikle yaz aylarında sık sık karşılaştığımız fakat haberimiz dahi olmadan söndürülen orman yangınları, bu kez günlerce ülkenin bir numaralı gündem maddesi olarak karşımıza çıktı. Yangınlar sürerken Van’da ve sonrasında Karadeniz Bölgesi’nde, özellikle Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinde etkili olan sel felaketleriyle karşı karşıya kaldık. İklim değişikliğinin etkilerini çok daha sık gördüğümüz bugünlerde geleceğimizi kurtarabilmek için hala umudumuz ve yapabileceklerimiz var.

Orman Nedir?

Ormansızlaşmanın ne olduğunu anlayabilmemiz için öncelikle hangi alanlara orman denildiğini, orman statüsü olan ve olmayan alanların tanımlarını anlamamız gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin 1937 yılında çıkan İlk Orman Kanunu’nda doğal olarak yetişen veya emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık toplulukları, yerleri ile birlikte orman olarak tanımlanmıştır. Ağaç ise en az 8 metre ve üzeri boya sahip olan, tepe çatısı ve odunsu gövdesi olan herhangi bir yaş ve çaptaki bitki olarak tanımlanmaktadır.

Orman Kanunu’nda yer alan tanımda, orman sadece ağaçlardan ibaretmiş gibi bir algı oluşturuyor olsa da orman kavramı sadece ağaç ve ağaççıklardan oluşan toplulukları değil; havası, suyu ve toprağıyla birlikte diğer odunsu ve otsu bitkiler, mantarlar, hayvanlar ve mikroorganizmaları barındıran bir ekolojik sistemi tanımlar.

Ormanlar, kapalılık başlığı altında iki ana grupta tanımlanır. Kapalılığı %11-100 arası olan ormanlar ve %1-10 arası olan ormanlar. Ülke ormanlarının yarısını oluşturan %11-100 arası kapalı olan ormanlar verimli olarak tanımlanırken %1-10 arası kapalılığı olan ormanlar bozuk orman olarak adlandırılır.

Orman olarak tanımlanmayan bölgeler ise şu şekildedir: sazlıklar, her çeşit dikenlikler, step bitkileriyle örtülü yerler, parklar, şehir mezarlıkları ile kasaba ve köylerin hudutları içerisinde bulunan eski mezarlıklardaki ağaç ve ağaçlıklarla örtülü yerler, sahipli arazide bulunan ve civarındaki ormanlarda doğal olarak yetişmeyen ağaç ve ağaççıkların bulunduğu yerler, orman sınırları içinde veya bitişiğinde tapulu, orman sınırları dışında ise her türlü özel mülkiyette bulunan ve tarım arazisi olarak kullanılan, dağınık veya yer yer küme ve sıra halindeki her türden ağaç ve ağaçcıklarla örtülü yerler orman sınırları dışında olup yüz ölçümü üç hektarı aşmayan sahipli arazideki her çeşit ağaç ve ağaççıklarla örtülü yerler, funda veya makilerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşımayan yerler.

Amerikan Gıda ve Tarım Örgütü FAO’nun (Food and Agriculture Organization) tanımına göre ise orman, 5 metreden fazla boya ve yüzde 10’dan fazla tepe kapalılığına sahip olan ya da doğal sahasında bu eşik değerlere ulaşabilecek olan ağaçların bulunduğu 0.5 hektarı aşkın arazilerdir. FAO bu tanıma aşağıdaki eklemeleri de yaparak daha açıklayıcı bir hale getirmiştir:

  1. Orman, hem ağaçların varlığı hem de diğer baskın arazi kullanımlarının bulunmayışı ile tespit edilir. Ağaçlar doğal sahalarında en az 5 metre boya ulaşabilmelidir.
  2. %10’luk tepe kapalılığına ve 5 metrelik ağaç boyuna henüz ulaşmamış fakat ulaşması beklenen genç ağaçların bulunduğu yerler dahildir.
  3. Orman yolları, yangın emniyet şeritleri ve diğer küçük açıklıklar; milli parklardaki, doğa rezervlerindeki ve çok özel çevresel, bilimsel, kültürel ve manevi yönü olan korunan alanlardaki ormanlar dahildir.
  4. 0,5 hektardan fazla alanı ve 20 metreden fazla genişliği olan rüzgar perdeleri, rüzgar koruma şeritleri ve ağaç koridorları dahildir.
  5. %10 kapalılığa ve 5 metrelik ağaç boyuna sahip olan veya olması beklenen ağaçların tekrar yetiştiği terk edilmiş dönüşümlü tarım arazileri dahildir.
  6. Karasal yer olarak sayılsın ya da sayılmasın, gel-git bölgelerindeki mangrov yerleri dahildir
  7. Kauçuk ağacı, mantar meşesi ve Noel ağacı dikim sahaları dahildir.
  8. Arazi kullanımı, boy ve kapalılık ölçütlerini sağlamak kaydıyla bambu ve palmiye sahaları dahildir.
  9. Meyve ağacı dikim sahalarındaki, yağ palmiyesi dikim sahalarındaki ve tarım ürünlerinin ağaçların altında yetiştirildiği tarımsal ormancılık üretim sistemlerindeki ağaçlıklar hariçtir.

Dünya üzerinde farklı iklim bölgelerinde farklı ağaç türlerinden oluşan ormanlar mevcuttur. Farklı iklim kuşaklarında farklı ağaç türlerinden oluşan ormanlar da şu şekilde ayrılmıştır:

  • Ekvatoral yağmur ormanı
    • Mangrov ormanları
    • Muson ormanları
    • Tropik iğne yapraklı ormanlar
    • Tayga ormanları
  • Yağmur yeşili yapraklı orman (Kış ormanı)
  • Sert yapraklı orman
  • Yazın yeşil yapraklı orman (Yaz ormanı)
  • İğne yapraklı (ibreli) orman
  • Galeri ormanları

İnsan Orman Etkileşimi

İnsanlık tarihi boyunca ormanlar insanlara hem barınak hem de yiyecek, su ve yakacak için kaynak olmuşlardır. İnsan topluluklarının büyüyüp gelişmesi ile birlikte insanın doğaya müdahalesi artmış, tarım ve hayvancılığa geçiş ile birlikte bu durum ivme kazanmıştır. Yunan, Mısır ve Roma gibi ilk çağ uygarlıklarında ormanlar, barınma, ısınma, savaş aletleri ve gemi yapımı gibi amaçlarla kullanılmaya başlandı. Orta çağda ise arazilerin yönetici sınıflarının eline geçmesiyle orman kullanımı alanında bazı sınırlamalar ve düzenlemeler getirildi. Tarım arazisi ihtiyacından kaynaklanan orman alanlarının yok edilmeye başlanması, sanayi devrimi ile birlikte en üst seviyeye ulaştı. Ormanlar da artık sanayi için de bir hammadde kaynağı oldu.

19. yüzyıldan itibaren endüstrinin gelişmesi, sağlık alanındaki gelişmelerle birlikte hızlı nüfus artışı, nüfusun artması ile birlikte gereksinimlerin yükselmesi, kentlerin plansız ve hızlı bir şekilde genişlemesi, genişleyen kentsel ve endüstriyel tesisler için ormanların yok edilmesi, tarım topraklarının yetersiz kalmasıyla orman alanlarının tarım alanlarına dönüştürülmesi, sürdürülebilir olmayan orman işletmeciliği ile birlikte doğal çevre büyük kayıplara uğratıldı. Sonuç olarak tüm dünya genelinde toplam 8 milyar hektar olan orman alanı, insan etkisiyle günümüzde yaklaşık 4 milyar hektar alanla yarı yarıya azalmış oldu. Bu değişim sadece miktar olarak gerçekleşmedi. Verimli orman olarak tanımlanan alanların ekolojik yapısı ve biyolojik çeşitliliği de bozularak bozuk ormanlara dönüştü.

Yaşam için en temel gereksinimimiz olan oksijenin kaynağı olan ormanlar, günümüzde karasal alanın %30’unu oluşturmaktadır. Yaşamı tehdit altında olan canlı türlerinin çoğu da ormanlarda yaşamaktadır.Günümüzde dünya genelinde hala 300 milyon kişi ormanlarda yaşamakta ve 1,6 milyar insan gıda, tatlı su, giyim, geleneksel tıp ve barınma ihtiyacını ormanlardan sağlamaktadır. Ülkemizde ise yaklaşık 8 milyon orman köylüsü bulunmaktadır. Doğal dengesini bozduğumuz dünyanın, küresel ısınma ve iklim değişikliği gibi konularının ise ormanların korunması ve geliştirilmesi ile tekrar yaşanabilir hale getirebilme umudunu taşımaktayız.

Ormansızlaşma Kavramı

Ormansızlaşma, ağaçların yerine konması veya yeniden herhangi bir ağaç birliğinin oluşturulması amacı olmaksızın kesilmesi anlamına gelmektedir. Ormansızlaşma hem insan eliyle hem de afetler gibi doğal nedenlerle oluşabilir. Sanayiye kaynak olarak yakıt ve yapı malzemesi, kağıt üretimi hammaddesi olarak ağaçların yerine konulmaksızın kullanılması, tarım arazisi ya da kentleşme için ormanlık alanların yok edilmesi ormansızlaşmanın doğal olmayan nedenleri arasındadır. İnsan müdahalesi olmayan yangınlar (yıldırım düşmesi gibi), fırtına, sel, deprem gibi doğal afetler sebebi ile de ormansızlaşma görülebilir.

Ormanlar, dünyanın oksijen kaynağı olması ile birlikte sanayileşmenin getirdiği sera gazı etkisini de elimine edecek yegâne varlığımızdır. Ormansızlaşma, oksijen kaynaklarımız azalmakta, bunula birlikte sera gazı etkisi de artış göstermekte ve bu da küresel iklim krizine doğrudan katkı sunmaktadır.

Ormanların kendi içinde başlı başına bir ekosistem olduğunu yazının başında vurgulamıştık. Dünyadaki bitki ve hayvan türlerinin %70’inin ormanlık alanlarda yaşadığı tahmin edilmektedir. Ormansızlaşma ile birlikte ormanda yaşayan her canlının yaşam alanı da yok olmaktadır.

Yaşamımız için oksijenden sonra en önemli kaynağı da sudur. Ormansızlaşmanın en tehlikeli sonuçlarından biri de su kaynaklarımızın önemli ölçüde kaybedilmesidir. Ormanlar aynı zamanda yağmur suyunu tutarak sel ve taşkınların oluşmasının da önüne geçer. Ormansızlaşmanın sonucu olarak atmosferdeki su buharı ve yağış miktarları azalır, nehir ve göllerdeki su kalitesi düşer, sel ve taşkın gibi doğal afetlerin sıklığı artar. Tüm bunların sonucunda insan sağlığı ve yaşamı doğrudan etkilenmektedir.

Türkiye’deki Orman Yangınları

Ülkemizin Akdeniz ve Ege Bölgeleri’nde Temmuz ayında çıkan ve günlerce yüreklerimizi dağlayan orman yangınlarıyla mücadele ettik. Ağustos ayında da bu yangınlar Doğu Anadolu Bölgesi’nde yoğunlaştı ve bazı bölgelerde hala devam etmekte.

Orman Yüksek Mühendisi Doç. Dr. Cihan Erdönmez, konuk olduğu Büyük Sorular podcast programındaTürkiye’nin yer aldığı Akdeniz coğrafyasında, Kuzey Batı Amerika’da, Avustralya ve Sibirya’da orman yangınlarının insan olmayan zamanlarda da çıktığını, fakat insanın varlığı ve etkisiyle birlikte bu yangınların arttığını vurguladı. İklim krizinin sebep olduğu hava sıcaklıklarındaki artışın doğrudan yangın çıkarmadığını, bu sıcaklıkların insan-orman etkileşimini artırarak insan hatasından kaynaklanan yangınlarda artışa sebep olduğunu açıkladı. Erdönmez, Türkiye’de çıkan her 10 yangından 9’unun insan kaynaklı sebeplerle çıktığını ve bu sebeplerin en az yarısının önlenebilir olduğundan bahsetti. İnsan kaynaklı yangın sebepleri; anız yakma, piknik mangalı ateşi, sigara izmariti, avcılık faaliyetleri ve enerji hatlarından düşen kıvılcımlar. Erdönmez konuşmasında insan-orman etkileşiminin orman yangınlarının sıklığında direkt olarak artışa neden olduğunu ve yangın önlemleri kapsamında yangın riskinin arttığı yaz aylarında bu etkileşimin sınırlanması gerektiğini anlattı. 2012-2020 yılları arasında Türkiye’de, ormanlık alanlarda 55.000 tesisin yapımına izin verildi ve bu da yaklaşık 340.000 hektar ormanlık alanın yok edilmesi anlamına gelmekte. Orman alanlarına yapılan tesisler insan-orman etkileşimini de arttırdığı için bu durum aynı zamanda yangın ihtimalini de oldukça arttıran bir durum. Erdönmez, yangın önlemleri kapsamında, yaz aylarında bu tesislerin kullanımının sınırlandırılması ve ormanın taşıma kapasitesinden fazla insanın ormanlara alınmaması gerektiğini belirtirken yanan alanların rehabilitasyonu için de şu önerilerde bulundu:

  • Yanan alanların kendini iyileştirme kapasitesi olduğu için bu alanlara hiçbir müdahale yapılmamalı ve insan girişi engellenerek kendi haline bırakılmalı.
  • Fidan kampanyaları duygusal ve sezgisel olarak başlatılmakta, ancak bunun bilimsel açıdan bir geçerliliği yok. Bu alanlara fidan dikimi yapılması doğru değil.
  • Kızılçam kozalakları yangına karşı dayanıklı olarak evrimleşmiştir. Yangından etkilenmeyen tohumların bahar aylarında yeşermeye başladığını hep birlikte göreceğiz.

Cihan Erdönmez hocanın umut verici sözleri yüreklerimize su serpse de bu denli büyük çapta bir felakete tekrar maruz kalmamak için yaşadıklarımızdan ders çıkarmamız gereken oldukça fazla nokta var. Ormanlık alanlarda çöp bırakmamak ve mümkünse çöp toplama etkinliklerine katılmak, ormanlık alanlarda ateş yakmamak, yakıldıysa söndüğünden emin olarak ortamı bırakmak, sigara izmaritlerini gelişigüzel atmamak gibi bireysel olarak en azından bir yangına sebebiyet vermeyecek önlemler alabiliriz.

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri 15. Maddesi

2015 yılında, 2030 sonuna kadar ulaşılmak üzereBirleşmiş Milletler üyesi ülkelerin tamamının kabul ettiği 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi’nden 15.’si orman alanlarıyla ilgili temel çerçeveyi oluşturmaktadır.Bu madde; ormanların sürdürülebilir yönetimi, çölleşme ile mücadele, karasal ekosistemlerin sürdürülebilir kullanımının korunması, geliştirilmesi ve desteklenmesi, karasal bozulmanın durdurulması ve iyileştirilmesi ve biyoçeşitlilik kaybının engellenmesini içermektedir. İlgili maddeye ulaşmak için tıklayınız.

İnci Beyza Yürekli

KAYNAK 1

KAYNAK 2

KAYNAK 3

KAYNAK 4

Kapat

Potamya

Mezopotamya'dan Potamya | Türkiye

Kapat
Sepet (0)

Sepetinizde ürün bulunmuyor. Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Potamya

Mezopotamya'dan Potamya | Türkiye





400₺ üzeri siparişlerinizde kargo ve bez çanta hediye